Advert
Advert

14 ilahiyatçı yazardan 'şeriat' açıklaması: Devletin dini ancak adalettir

14 ilahiyatçı yazardan 'şeriat' açıklaması: Devletin dini ancak adalettir
Advert
Yayınlama: 23.06.2024
8
A+
A-

“Şeriat Hakkında Işık Tutan İlahiyatçıların Açıklaması”

Yakın zamanda artan şeriat tartışmaları üzerine 14 ilahiyatçı uzman, toplumu tehlikeli bir yola sürüklemek amacıyla çarpıtılan bir tartışmanın tam ortasında kaldığına dikkat çekiyor.

Kur’an-ı Kerim’in Arapça metninde çeşitli anlamlara gelen "şeriat" kelimesi, Türkçe’de "hukuk" karşılığıdır. İster dini inançlara dayalı ister laik veya laik olmayan dünya görüşlerine dayalı olsun, tüm yasalar Arapçada "şeriat" olarak adlandırılır.

"Şeriatı din ve İslam’la özdeş bir kavram olarak göstermeye çalışmak gerçekleri çarpıtmaktır. İslam şeriatı, İslam’ın kendisi değildir. Çünkü şeriat kurallarının kaynağı büyük ölçüde kutsal metinden ziyade döneme özgü vahiylerdir ve bunların da çoğunluğu yalnızca o zamana ait durumlar için geçerlidir.

İslam tarihinde kapsamlı ve tek bir şeriat anlayışından bahsetmek mümkün değildir. Fıkıh ve inançla ilgili konularda onlarca farklı şeriat yorumu ve uygulaması vardır. Bu yorumlar ve uygulamalar, sahabelerin görüş farklılıkları, tartışmalı hadisler ve İslam alimlerinin akılcı çıkarımlarından kaynaklanır ve çoğu zaman birbirleriyle çelişir.

Günümüzde tartışılan herhangi bir şeriat yorumu bile, toplumsal yaşamın, insan ihtiyaçlarının ve temel hak ve özgürlüklerin gereklerine uygun değildir. Çağdaş hukuki meselelere çözüm sunamadıkları açıktır.

Advert

Bireysellik, cinsiyet eşitliği, ekonomik ilişkiler, suç ve ceza kavramları, aile hukuku, siyasi sistem ve bilimsel çalışmalar açısından şeriat kuralları, bir zamanlar Arap toplumunda yenilikçi uygulamalar içermelerine rağmen, günümüzde geçerliliği olmayan kurallar yığınıdır. Başka bir deyişle, şeriat kuralları insan onuruna yaraşır bir karşılığı yoktur.

Çok eşlilik, kölelik, çocuk yaşta evlilik, haremlik selamlık uygulamaları, kadınların ikinci sınıf muamelesi görmesi, mürtedin idamı ve tekfircilik gibi hususları içermesi; iktisadi düzen açısından karmaşık ekonomik ilişkileri karşılayamaması; siyasi sistem olarak da otoriter ve totaliter bir yapıyı öngörmesi, şeriatı kabul edilemez kılmaktadır.

İslam dini, inanç, ibadet ve ahlak ilkeleri olarak şeriattan kesinlikle ayrıdır. Şeriat uygulanamaz olsa da İslam dini, inanç esasları, namaz, oruç, hac, zekat gibi ibadetler ve helal-haram kavramlarıyla yüzyıllardır yaşanan ve bundan sonra da yaşanacak olan son ilahi dindir. İslam değerlidir ve şeriatla sınırlandırılamayacak kadar kutsaldır.

Büyük İslam alimi Ebu Hanife’nin de belirttiği gibi, din, Hz. Adem’den beri gelen tevhit inancından oluşur ve asla değişmez. Ancak şeriat değişir. Nitekim tarih boyunca her ulus için farklı bir şeriat uygulanmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Medeni Kanunu’nda da ifade edildiği gibi, "zamanların değişmesiyle kuralların da değişeceği inkar edilemez." Ancak bu durum elbette din için geçerli değildir. Din değişmezdir.

Bu gerçekler ışığında ilahiyatçılar olarak tüm toplumu, dinlerini özgürce yaşarken aynı zamanda laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya çağırıyoruz. Hatırlanmalıdır ki laiklik, dinin doğru ve özgürce yaşanması için hayati önem taşır. Devletin dini adalettir anlayışıyla her türlü dini ayrımcılığa karşı durmalı, ulusal birlik ve beraberliğimizi korumalıyız. Çünkü Türk milleti, tarih boyunca farklı inançlara ve kültürlere kucak açmış, hoşgörü ve anlayışla yaşamış bir millettir.

Bizler, ilahiyatçılar olarak, Türk halkının dinini özgürce yaşayabilmesi, devletin ise adaleti sağlayabilmesi için elimizden geleni yapacağımıza dair söz veriyoruz. Ülkemizin ve milletimizin selameti için birlik ve beraberliğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Advert
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.