Rosetta Taşı, 1799’da Napolyon’un ordusu tarafından keşfedilmiş olup, Mısır hiyerogliflerinin çözülmesine büyük katkı sağlamıştır. Taşın üzerindeki hiyeroglif, demotik ve antik Yunanca yazılar, Mısır’ın kadim yazı sisteminin aydınlatılmasına yardımcı olmuştur.
Napolyon’un Mısır’ı işgali sırasında, Rosetta kasabasında bulunan Rosetta Taşı, 1801’de İngilizlere geçmiş ve 1802’de British Museum’a getirilmiştir.
Taş, Fransız arkeolog Jean-François Champollion tarafından 1822 yılında deşifre edilmiştir. Champollion, Antik Mısır dilinin, hiyerogliflerin güncel Mısır Kıptî dilinde sesleri temsil ettiğini keşfetmiş ve bu sayede hiyerogliflerin bir kısmı çözülmüştür. Bu keşif, Mısırbilimin doğmasına ve Antik Mısır kültürünün derinlemesine araştırılmasına olanak tanımıştır.
Rosetta Taşı, birbirinden farklı iki Mısır ve bir Yunanca metinle yazılmıştır. Taş üzerinde, Büyük İskender’in generallerinden I. Ptolemaios Soter’in mirasına dayanan bir mesaj yer alır. Yunanca metin, Yunanca konuşan Ptolemaik Hanedanı ile bağlantılıdır. MÖ 332’de İskender’in Mısır’ı fethinden sonra, Mısır’ın kontrolünü ele alan Ptolemaios, ülkede hem Yunan, hem yerel, hem de dinî kesimlere yönelik politikalar uygulamıştır. Bu nedenle Rosetta Taşı, anlaşılabilirliği sağlamak için üç farklı yazı türüyle oluşturulmuştur.
Rosetta Taşı üzerindeki metin, muhtemelen Memphis’teki bir rahip konseyi tarafından MÖ 196 yılında, V. Ptolemaios Epiphanes’in tahta çıkışının dokuzuncu yılında yazılmıştır. Taş, Ptolemaios’un taç giyme törenini kutlamak üzere hazırlanmıştı.
Rosetta Taşı, günümüzde British Museum’da sergilenmektedir. Ancak Mısır hükümeti, bu tarihi eserin iadesini talep etmektedir.