400 milyon dolarlık zararın hesabı sorulmayacak!

Elazığ’da Çimento Fabrikası Skandalına Devlet Gözetimiyle Sorumluluktan Kaçış

Elazığ’ın Baskil ilçesinde, bir bölümü mera, bir bölümü de Hazine arazisi olan bir alanda kurulan çimento fabrikasıyla ilgili skandal, devletin göz yumarak bir kamu yatırımı adı altında özel bir şirkete haksız kazanç sağlamasına neden oldu.

Devlet, bölgedeki ekonomik kalkınmayı arttırmak amacıyla kamu yatırımı olarak görülen bu projeye destek verdi. Ancak, sözleşmeye göre, en az yüzde 50 kamu ortaklığı şartı göz ardı edildi ve İl Özel İdaresi’ne yalnızca yüzde 1’lik bir pay bırakıldı.

İl Özel İdaresi’nin bu düşük paya rağmen üstlendiği sorumluluklar, arazinin tahsisi ve kamu izinlerinin alınmasıydı. Proje için Ziraat Bankası’ndan 250 milyon lira kredi çekilirken, İl Özel İdaresi, fabrikanın yıllık üretiminin 7 bin 200 tonunun yalnızca 3 bin tonunu alacaktı.

Ancak, skandalın en vahim noktası, 30 yıl sonra devlete devredilmesi gereken fabrikanın sadece 5 yıl sonra 7,5 milyon lira karşılığında özel şirkete devredilmesiydi. Bu işlemle devlet, yaklaşık 400 milyon dolar zarara uğratıldı.

SÖZCÜ gazetesinin 4 Haziran 2024 tarihli haberinde “400 Milyon Dolarlık Suç Duyurusu” başlığıyla kamuoyuna duyurulan bu skandal, İYİ Partili Turhan Çömez’in TBMM’ye verdiği 4 ayrı soru önergesini de beraberinde getirdi.

Haberin yayınlanmasının üzerinden yalnızca 3 gün geçtikten sonra, devletin aleyhine sözleşmeye imza atan Elazığ İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Nazif Bilginoğlu hakkında “soruşturmaya gerek yoktur” kararı verildi.

Elazığ Valisi Ömer Toraman, 7 Haziran tarihli yazısında, söz konusu süreçlerde Başbakanlık, çeşitli bakanlıklar ve bunların taşra teşkilatlarının yer aldığını belirterek, Bilginoğlu hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verdi.

Hakkında soruşturma izni verilmeyen Bilginoğlu, halen Elazığ Belediye Başkan Yardımcılığı görevini sürdürmektedir.

Bu skandal, devletin kamu kaynaklarını korumadaki yetersizliğini ve özel çıkarlara yönelik göz yummasını gözler önüne sermektedir. Devletin asli görevlerini unutarak, kamuoyunun güvenini sarsan bu tür uygulamaların sorumlularının hesap vermesi gerekmektedir.