Günümüzün yoğun yaşam tarzının yorgunluk ve tükenmişliğe yol açması kaçınılmazdır. Ancak bu duygularla başa çıkmak ve zihinsel sağlığımızı korumak mümkündür. İşte The Guardian’daki bir makaleden uyarlanan, tükenmişlik mücadelesinde bize yardımcı olacak 10 strateji:
Takdir eksikliği tükenmişlik riskini artırırken, takdir etme ve alma eylemleri motivasyon ve değergörme hissi yaratmaktadır. Başkalarını takdir etmek, kendi takdir alma şansımızı da artırır.
Tükenmişlik hissiyle yalnızca biz değil, tarihin diğer dönemlerindeki insanlar da mücadele etmiştir. Bu nedenle, tükenmişlik deneyimini bir zayıflık değil, insan olmanın doğal bir parçası olarak kabul etmek, endişelerimizi azaltabilir.
Endüstrileşme, çalışma şeklimizde kökten değişikliklere neden oldu ve zaman yönetimi ve verimliliği vurguladı. Çalışma ve başarıya odaklanma, dinlenme ve kişisel ilgi alanlarını ihmal etmemize yol açabilir.
Hobiler, hayatımıza neşe ve tat getirir ve tükenmişlikle mücadelede hayati bir rol oynar. Bahçecilik, dans, örgü gibi hobiler, iş dışındaki ilgi alanlarımızı besleyerek enerjimizi tazeler.
İçsel eleştiri, olumsuz düşünceleri büyütür ve yorgunluğa katkıda bulunur. Kabul ve Kararlılık Terapisi, iç eleştirmeni zihin gevezesi olarak görmeyi ve düşüncelerden duygulara odaklanmayı öğreterek eleştiriyi yönetmemize yardımcı olur.
Henry David Thoreau’nun ortaya attığı "yaşam maliyeti" kavramı, hedeflerimize ulaşmak için feda ettiğimiz zaman, enerji ve sağlığın değerini düşünmemizi sağlar. Seçimlerimizin gerçek bedelini değerlendirmek, önceliklerimizi yeniden belirlememize yol açabilir.
Yorgun olduğumuzda, taahhütlerimizi değerlendirmek ve temel değerlerimizle uyuşmayanları belirlemek önemlidir. Hayır demek, zamanımızı bilinçli bir şekilde yönetmemizi ve kendimize zaman ayırmamızı sağlar.
Pareto yasası, çabalarımızın %20’sinin sonuçlarımızın %80’ini oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Bu ilkeyi kullanarak, en önemli faaliyetlerimize öncelik verebilir ve verimliliğimizi artırabiliriz.
Tükenmişlik, vücudumuzun dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu gösterir. Uygun molalar ve düzenli dinlenme, kendimizi yenilememizi ve enerjik kalmamızı sağlar.
Antik Stoacı filozoflar, acının dış koşullardan değil, tepkilerimizden kaynaklandığını savunmuşlardır. Kontrol edemediğimiz olayları kabul ederek ve kontrolümüz altındaki şeylere odaklanarak, zihinsel enerjimizi koruyabiliriz.