Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon verilerinin şeffaflığı uzun zamandır tartışma konusu. Kurum, Nisan 2022’den bu yana enflasyon hesabında yer alan maddelerin fiyatlarını açıklamayı durdurmuştur. Bu durum, halk arasında yanlış anlamalara ve güven kaybına yol açmıştır.
Ekonomistler, TÜİK’in verilerinin gizliliğinin enflasyonu olduğundan daha düşük gösterme çabası olarak algıladıklarına dikkat çekmektedir. TÜİK yetkilileri ise yanlış anlamaları önlemek için bu uygulamanın gerekli olduğunu savunmaktadır. Ancak verilerin gizlenmesi, halkın enflasyonun gerçek boyutunu anlamasını engellemekte ve ekonomik karar verme süreçlerini olumsuz etkilemektedir.
Ekonomist Alaattin Aktaş, son yayınlanan madde sepeti verilerinden yola çıkarak TÜİK’in sakladığı madde fiyatlarını hesaplamıştır. Bu hesaplamaya göre, Haziran 2024 itibarıyla ev kira fiyatları 5.644 TL, yurt ücretleri 457 TL, dana eti 433 TL, süt 29 TL, zeytinyağı 113 TL, doktor muayene ücreti 33,69 TL, taksi ücreti ise 75 TL’dir.
Bu fiyatlar resmi TÜİK verilerinden önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Örneğin, TÜİK’e göre kiradaki resmi artış oranı %32,66 iken, Aktaş’ın hesaplamalarına göre bu oran %298’dir.
Aktaş’ın hesaplamaları, TÜİK verilerinin enflasyonun gerçek boyutunu gizlediğini göstermektedir. Gizlenen veriler, özellikle konut ve gıda fiyatlarındaki yüksek artışları ortaya koymaktadır. Bu durum, vatandaşların alım gücünü önemli ölçüde azaltmakta ve ekonomik sıkıntıları derinleştirmektedir.
TÜİK’in enflasyon verilerindeki şeffaflık eksikliği, kuruma duyulan güveni sarsmaktadır. Verilerin gizliliği, yanlış anlamalara ve spekülasyonlara yol açarak toplumsal huzursuzluğa neden olmaktadır.
Ekonomik karar verme süreçleri için doğru ve güvenilir verilere ihtiyaç vardır. TÜİK’in verilerinin şeffaf bir şekilde açıklanması, halkın enflasyonu anlamasına ve ekonomik planlar yapmasına olanak sağlayacaktır.
TÜİK’in enflasyon verilerindeki şeffaflık eksikliği, ciddi bir sorundur. Bu durum, enflasyonun gerçek boyutunun gizlenmesine, halkın yanlış yönlendirilmesine ve ekonomik karar verme süreçlerinin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. TÜİK’in, halkın güvenini yeniden kazanmak ve doğru bir şekilde bilgilendirmek için verilerinin şeffaf bir şekilde açıklaması gerekmektedir. Aksi takdirde, kurumun itibarı zedelenecek ve ekonomik istikrar bozulacaktır.